Zürih'te Yeşil Havalimanı Yeni Yüksekliklere Ulaşmak

30,000 m² zemin alanını alıp 180,000 m² kullanılabilir alana dönüştüren The Circle, yüksek yoğunluklu inşaatın önde gelen örneklerinden birisi. İsviçre'nin en büyük havaalanı olan Zurich-Kloten'de bulunan bu bina kompleksi, aynı zamanda sürdürülebilirlik söz konusu olduğunda yeni standartları da belirliyor. Geberit de geniş yelpazeden ürünlerle buraya katkıda bulunuyor.

(Örneğin tatil için uçakla yola çıkmadan önce) The Circle'a varan kişinin, havaalanında değil de şehir merkezinde olduğunu zannetmesi şaşırtıcı olmazdı. The Circle, mağazalar, barlar ve restoranlara, uluslararası şirketlerin ofislerine ve 2,500 kişilik bir kongre merkezine ev sahipliği yapan, çağdaş bir proje. İki Hyatt oteli ve Zürich Üniversitesi Hastanesinin ayakta hasta kliniği, ilk başta elde bulunan 30,000 m²’lik taban alanının katlanarak çoğaltıldığı bu cıvıl cıvıl merkezin sunduğu olanakları tamamlıyor. Her metre küpün değerli olduğu ve bir dizi farklı şekilde kullanılabildiği bu konsepte yüksek yoğunluklu inşaat deniyor.

Modern, esnek kullanım konsepti ve çağdaş görünümü sayesinde, The Circle aynı zamanda günümüz toplumunun hayati önemdeki diğer bir gereksinimini de karşılıyor: yani sürdürülebilirlik. Kasım 2020'den bu yana kamuya açık olan The Circle, ekolojik açıdan yeni kıstaslar belirliyor. Bunun sonucunda, yeni binaya ABD Yeşil Bina Konseyi tarafından en yüksek düzeyde LEED Platinum sertifikası verildi. Bu modern proje aynı zamanda bugüne dek İsviçre Minergie kılavuzlarına göre sertifikalandırılacak en büyük bina.

Diğer yönlerinin yanı sıra, binadaki su kullanımı da bina kompleksinin yaşam döngüsü değerlendirmesinin pozitif olmasına katkıda bulunuyor. Sudan tasarruf sağlayan musluklar ve yağmur suyunun gri su olarak kullanılması sayesinde, The Circle normal binalarda kullanılan içme suyunun sadece yarısını gerektiriyor. Binalardaki tuvaletlerin yaklaşık yüzde 85'i gri suyla yıkanıyor. Geberit de Pluvia çatı drenaj sistemi ve Silent-db20 ses yalıtımlı boru tesisatıyla bu konsepte katkıda bulunuyor.

Ancak, The Circle'ın yeşil kalbi, her şeyden öte ısıtma ve soğutma sağlayan enerji ağında atıyor. Temeldeki 1,150 kazıktan 850'si enerji kazığı olarak tasarlandı. Yazın bu kazıklar fazla ısıyı, enerji olarak depolandığı yeraltına naklediyor. Daha sonra kışın bu ısı, binayı ısıtmakta kullanılabiliyor. Elektrik biçimindeki dış enerjiye, sadece ısıtma pompaları ve soğutma birimlerini çalıştırmak için ihtiyaç duyuluyor. Üstelik uygun tüm çatı yüzeylerine kurulu güneş panelleriyle, elektriğin bir bölümü de güneş enerjisinden üretiliyor.

The Circle'ın sadece yeşil bir kalbi yok; bir havaalanı parkına dönüştürülmüş olan 80,000 metre karelik orman, çimenlik ve bataklıkla yeşil bir akciğeri de var; hem seyahat edenler hem de şehir sakinleri, burada doğanın kalbinde rahatlayıp gevşeyebiliyor.