Hastane kanatlarının tarihi değeri yitirilmeden restore edilmesi en başından beri hayati öneme sahipti. Dışarıdan bakıldığında olduğu gibi kaldılar. İçinde ise bir sinema salonu, sergi alanı, eğitim ve konferans salonlarının yanı sıra bir de kafe yer alıyor.
İki ev 500 metrekarelik dairesel bir bina ile birbirine bağlanıyor ve eski ile yeni arasında bir kontrast oluşturuyor. Bjarke Ingels “Geçmiş ile bugünü birbirine bağlayan mimari bir mekan yarattık“ sözlerini dile getiriyor.
Corten çeliğinden yapılmış bağlantı tüneli dışarıdan bakıldığında kapalı bir duvar gibi görünüyor. İçeriden bakıldığında ise ahşap destekleri, tonozlu tavanı ve 80.000 sarı tuğlasıyla birbirini dik kesen iki kagir binayla uyumlu bir şekilde iç içe geçiyor.
Bir zamanlar mültecileri barınma alanlarının yer aldığı iç avlu ve orman pencerelerin arkasından görülebiliyor. Yeni bina fuaye, vestiyer, müze mağazası ve bilet gişesinin yanı sıra sıhhi tesisat alanlarına da ev sahipliği yapıyor. Rezervuarlar ve Mapress temin sistemi Geberit tarafından tedarik edilmiştir.