Zen ve Mekan Yuıchı Kodaı ile Röportaj, Mimar

Kyoto doğumlu, İsviçre merkezli mimar Yuichi Kodai, Zen felsefesinin özünü yansıtan mekanlar tasarlıyor. Bu röportajda, dokunun önemini, banyoyu bir dinlenme alanı olarak görme anlayışını ve temizliğin günlük Japon yaşamındaki merkezi rolünü anlatıyor.

Mimar Yuichi Kodai, Japon estetiğini İsviçre hassasiyetiyle birleştiriyor. (© Nobutada Omote)

Zen mimarisi, Zen tasarımı – Zen moda. Peki, aslında nedir?

Benim bakış açıma göre, bu terim biraz fazla kullanılıyor. Zen, beyaz veya minimal malzemelerle ilgili değildir. Zen, içsel benliğimizin bir yansıması ve mekânla olan ilişkimizi ifade eder.

Bu ne anlama geliyor?

Bir yüzeyi dokunduğunuzda, yalnızca dokuyu hissetmekle kalmazsınız, aynı zamanda o anki varlığınızın farkına varırsınız. Örneğin, İsviçre’nin Stäfa kasabasında yaptığım bir renovasyon projesinde, merdiven korkuluğunu yakmış odunla, duvarları ise kil ile tasarlayarak daha belirgin bir dokunsal deneyim oluşturdum. Mekânın içinde hareket ederken korkuluğun boyunca elinizi gezdirdiğinizde, bu sadece pratik bir hareket değil, vücut ve mekân arasında bir bağlantı anıdır. Ben de bu tür anların doğal olarak gerçekleşebileceği mekânlar yaratmaya çalışıyorum.

Bu, zamanımıza nasıl uyum sağlıyor?

İnternet çağı, dünyayı deneyimleme şeklimizi değiştirdi. Bir bakıma etkileşimlerimizi daha anlık hale getirdi, ancak aynı zamanda daha uzaklaştırdı. Ben de tasarımımda hem zihinsel hem de fiziksel unsurları birleştirmeye çalışıyorum. Ne kokluyorum? Bir şey cildimde nasıl hissediliyor? Yapay zekânın nasıl gelişeceğini bilmiyorum, ama doğrudan duyusal deneyimleri aktaramaz.

Banyo bir sığınak olarak: Gereksiz görsel uyarıcılar yok – ve Geberit'ten akıllı klozet. (© David Willen Studio)

Farkındalık için doku mu?

Haptikler çok önemlidir ve bu, zeminler için de geçerlidir. Geleneksel Japon Naguri tekniğiyle çalışıyorum: Ahşap yüzeye elle oyulmuş yapılar. Ayak altında harika bir his uyandırır. Ya da Stäfa’daki banyo: Tuvaleti tamamen kille kapladım, bu da mağara benzeri bir ortam yarattı. Dokuya sahip kil duvarlar, odayı görsel uyaranlardan arınmış çok kişisel bir sığınağa dönüştürür. Japonya’da sıkça 'Ma' teriminden bahsederiz.

'Ma' nedir?

'Ma', alan tasarımında önemli bir unsurdur. Zaman ve mekan arasındaki ilişkiyi temsil eder. Her işlevsel öğe, Japon çay seremonisindeki jestler gibi ele alınır: Hareketler, malzemeler ve temas noktaları bilinçli bir şekilde düzenlenir. Somut anlamda bu, gizli tesisatlar, dikkatlice seçilen malzemeler ve bedenin mekanla etkileşimiyle ilgili her şeyin bir araya gelerek sakinlik hissi yaratmasına ve mekansal deneyimi artırmasına olanak tanır.

Yanan odun veya kil duvarlar gibi yüzeyler, dokunsal deneyimi güçlendirir. (© David Willen Studio)
Yuichi Kodai için dokunsal deneyimler, ayakların altındaki yüzeylerde bile temel bir unsur: Japon Naguri tekniği. (© David Willen Studio)

Yani WC sistemini duvarın arkasına mı gizlediniz?

Tasarım açısından, Geberit sistemleri gibi Duofix, mekanda netlik sağlar. Teknik bileşenler görünmez kalır ve alanı kesintiye uğratmaz.

Akıllı klozet Japonlar için bir onur meselesi mi...

...ki bu, komik bir şekilde İsviçre'de icat edilmiş! İlk akıllı klozetimi altı yaşında kullanmıştım. Herkesin vardı, Nintendo gibi bir şeydi.

Neden akıllı klozetler Japonya'da standart ama Avrupa'da henüz değil?

Temizlik, Japonya'da sadece bir alışkanlık değil; kültürümüzün temel bir parçasıdır. Okulda öğrendiğiniz ilk ders, sınıfınızı nasıl temizleyeceğinizdir. Bu bir Zen anlayışıyla ilgili. Sabahları ya da günün sonunda zemini süpürürken, bu eylem kendi zihniyetinizi şekillendirir. Bilinçli temizlik, sadece odayı temizlemekle kalmaz, aynı zamanda zihni de temizler.

Yuichi Kodai Hakkında
Yuichi Kodai, Japon bir mimar olup Zürih'te (İsviçre) yaşamaktadır ve Kodai and Associates GmbH'nin kurucu ortağıdır. Çalışmaları, Japon estetiğini İsviçre hassasiyetiyle harmanlayarak mimarlık, bahçe tasarımı ve iç mekanlara odaklanmaktadır. “Kyoto’da büyüdüm, bahçeler, çay evleri, tapınaklar ve kutsal alanlarla çevriliydim. 1970’ler, 80’ler ve 90’lar arasındaki birçok modern bina bir şekilde buna atıfta bulunur ve bu durum beni şekillendirdi.”